5 Ekim 2012

"Vav" Gibi...

İnsan vav şeklinde doğar,bir ara doğrulunca kendini elif sanır.

İnsan iki büklüm yaşar, oysa en doğru olduğu gün ölmüştür.
Kulluğun manası vavdadır, elif uluhiyetin ve ehadiyetin simgesidir.

O yüzden Lafz-ı ilahi elifle başlar. Elif kainatın anahtarıdır, vav kainattır.Rabbi vav gibi mütevazı olsun ister kulları.

Musa dal olmuştur ama Firavunun gözü Elifte kalmıştır.
İbrahim ateşte vavdır, Nemrut bizzat ateşe odun.

Yunus, vav olup balığın karnında anca kurtarmıştır kendini.

İnsan iki büklüm olunca rahat eder ana karnında.

Boylu boyunca uzansa da kim rahattır mezarında?

Vavın elifle münasebeti ne kadar iyiyse, kainatın dengeside o kadar düzgündür.
Kim kimi hatırlarsa evvel o ona koşar.

Kainatta tüm cisimler boşlukta dönerken insan belki o yüzden boşlukta kalmamış, Rabbi onu imanla doldurmuştur.
Evvelde eliftir, bir ilahi nefesle ahirde vav olur kainat.

Manayı bilmeyenler vav diyemez vay der.
Buna anlamca vaveyla denir.
Yani vav olamadıkları için feryad edenlerin halidir.

Elif bir ağaç ve insan onun dalıdır.
Azrail budadıkça nefesleri daha gür çıkar sesleri.

Herbiri Dal olur ve o ağaçtan beslenir. Vav olur o ağacın gölgesine sığınır.
Ve ALLAH insana seslenir, peygamber eliyle ulaşan mesajı hem dal hem vav ol der insana.

"Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir. İyiliği emrederler; kötülüğe engel olurlar. Namaz kılarlar, zekat verirler. ALLAH' a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunlara ALLAH rahmet edecektir. ALLAH şüphesiz güçlüdür, hakimdir."

Başkasının önünde eğilmek ne zordur. Birilerinin emri altına girmek ne ağırdır. Krallara boyun eğmemiş insan görmediği bir varlığa mı itaat edecektir?

İnsan kendinin bile farkında değildir iki lam birbirine sarılıp kainatı ayakta tutan sütunlar gibi durmuştur elifin ardında, kainatın gezegenleri yuvarlanıp son harf misali peşinden giderken, insan yolculukta geri kalmanın acısını ne zaman anlayacaktır. Zordadır sığınacak yeri yoktur. Evrene ve seslere kulak verenler duyar yeniden o kutlu çağrıyı;

"Sabır ve namazla ALLAH' tan yardım isteyin. Rablerine kavuşacak ve O' na döneceklerini umanlar ve ALLAH' a gerçek bir saygı gösterenlerden başkasına namaz elbette ağır gelir"

Sonra çağırır insanı, belki cennet kokusunu duyurmak içindir bu davet, belki kendi yanına çağırıyordur.
İşte o ayet: "Secde et, yaklaş!"

Eğil ve ben senin başını göklere erdireyim, yıldızları ayağına sereyim, sana gezmekle bitiremeyeceğin cennetler, sayamayacağın nimetler vereyim demektir bu.

Secde et, vav ol, vay dememek için la şey olan insan herşey demek olan Rabbinin önünde...



6 yorum:

Pabuc dedi ki...

Güzel hatırlatma...GÜzel yazı...Hayırlı Günler..

bırtutamkekik dedi ki...

vav gibi boynumuzu bükebilmek,yüceler yücesinin önünde...
hayırlı cumalar ablacımm...

N.Narda dedi ki...

Hayırlı cumalar, güzellikler...

eda dedi ki...

cok ilgimi ceken bir post olmus Gulcancim !!! cok begenerek okudum ;) yalniz sen benim daha once ki yorumu nicin cevaplamadin merak etmeden geçemiyorum " hocam " yani ! ;)

Volkan DENİZ dedi ki...

Bir dile bu kadar anlam yüklemek, bu kadar kutsallaştırmak her şeklinden bir anlam çıkarıp bu anlamları inanılan değerlerle bütünleştirmek inançlı olmanın neresinde ve ne kadar güçlüdür ki.
Yanlış anlamayın diycem ama biliyorum yetmeyecek. Ama tutamıyorum kendimi. Arapça arapların konuştuğu bir dildir. Kutsal kitabımızın dilinin Arapça olması o dilde geçen her şeyin kutsal olması anlamına gelmez. Kuran'ı keşke kendi dilimizde anlayabilecek kadar Türkçe de biliyor olsaydık...
Saygılarımla

gelibolu17 dedi ki...

Güzel gören,yüreğinize sağlık arkadaşlar,sevgiler...

Eda,bir önceki yorumun yoktuki yayınlansın :(
Spamlardada yok aradım üzgünüm çıkmamış demekki,üşenmezsen bir daha yazarmısın?
selamlar....

Pabuç,
evet aynı senin yayınladığın http://kararli.blogspot.com/2011/11/elif-olmakolabilmek.html yazın gibi buda benim çok hoşuma gitti,yayınlayıverdim,

nerden bilebilirdim ki yıllardır nette gezen bu yazının benim bloga gelince tepki göreceğini,,,elhamdülillah Türkçe'de biliyorum ve konuşabiliyorumda Arapça bilmiyorum maalesef sadece Kur'an-ı Kerim'i okuyacak kadar biliyorum,keşke anlayacak kadarda Arapça bilseydim ne güzel olurdu...Zira O Yüceler yücesi kitap sadece kendi dilinde daha anlaşılır bir hal alıyor,başka dillere çevrilince mana eksiklikleri olabiliyor buna Türkçe'de dahil...O yüzden Benim mükkemmel Türkçe'm O nu anlamaya yetmiyor....

Sevgiler,saygılar bizden olsun

N.Narda,
Güzellikler seninle olsun...

Ayşegül,
Boyun bükmelerimiz hep O'nun için olsaydı keşke...
Sevgilerimle

Gelibolu'm