29 Haziran 2010

Ölümü hatırlayın!


Üç aylık ömrümün kaldığını bilebilsem düğün bayram ederdim.

Çünkü üç ayda şu fani ve aldatıcı dünyanın kıymetsiz, lüzumsuz, adına zevk dedikleri, vücudumuzun bile alt taraflarında organları bulunan hayvani duyguların tatmininden ibaret olan basit ve seviyesiz işlerinden kendimi kurtarıp, ruhumdaki ebedi arzuların, sonsuz duyguların, sınırsız isteklerin verileceğinin vad edildiği cenneti kazanma adına, tanınmış bir fırsatı sonuna kadar değerlendirir;
Niçin yaratıldığımın idraki içinde nasıl yaşamam gerekiyor ise öyle yaşardım.

Gerçi ömrümün uzun gibi görünmesi bir yanılgıdan ibarettir çünkü dün öldü yarın doğmadı ve ben dâhil birçokları içinde doğmayacak.

Amma iki meçhul arasında (dün ve yarın) bir mevcudu (bugünü) yaşamanın aldanmışlığından kurtulamıyoruz.

Emellerin sonsuzluğu, ruhun sınırsızlığı bir anı seyyaleden ibaret olan hayatı zamanın kanatlarını açarak sonsuz gibi gösteriyor.

Yıllarca yaşamamıza rağmen bir şey alamadığımız ve anlayamadığımız hayatın son üç ayından ne anlaşılır ve ne alınabilir ki,
Ebediyet adına değerlendirilmezse!

Evet, üç aylık ömrüm kalsaydı gerçekten uzun yıllar içinde ihmal etmiş olduğum insan onuruna yakışan unutulmayacak ve utanılmayacak bir hayat yaşardım.

Ey gafil nefsim gaflet uykusundan uyan.

Sonsuz zan edip aldandığın ve güvendiğin ham hayaller kuruduğun ömrünün, üçgünlük değil üç dakika bile kalmamış olma ihtimali de var.

UNUTMA! !
Alıntı-Ama çok güzel-Teşekkürler

Hiç yorum yok:

Gelibolu'm