30 Nisan 2010

İkbal'le Küçük Mutluluklar


HAYIRLI CUMALARA EFENDİM...
SEVGİLERİMLE

İkbal'le Küçük Mutluluklar: Gün Doğdu

"...Gözbebeğimiz gibi baktığımız, gerekli tüm ihtimamı gösterdiğimiz hâlde solan, büyümeyen, çiçek açmayan bitkilerimizi düşündüm. Evlerimizde, suyunu, vitaminini, gübresini verdiğimiz, uygun yere yerleştirdiğimiz, özenle baktığımız hâlde bitkilerimiz çiçek açmazken, bütün engellere rağmen kayalıklardaki çiçeklerin tüm güzelliklerini sergilemesinin nedeni ne olabilirdi acaba? Hani, özel odaları, öğretmenleri, son model cep telefonları varken sınıfta kalan çocuklarımıza inat, gecekonduda yaşayan öğrencilerin takdirname alması, en iyi okulları kazanması gibi... Sanırım bu, bir azim meselesi, Yeter ki isteyelim, içimizden gelsin, bir işi başarma isteği olsun yüreğimizde... İşte o zaman çelik teller bile bizi engelleyemez..."

İkbal Gürpınar Karagözlü, uzun bir aradan sonra yeni kitabı İkbal'le Küçük Mutluluklar: "Gün Doğdu" ile siz sevgili okurlarıyla hasret gidermek için sabırsızlanıyor... Elinden bal damlar gibi yazdığı satırlarla bizlerin dikkatini, hayatımızın koşuşturması içerisinde unuttuğumuz, ihmal ettiğimiz, geri plana attığımız konulara çekmeye çalışıyor. Ve hepimizi sevgi ve saygı dolu bir yaşama davet ediyor!...

çok güzel bir kitap,okudum,tavsiye ediyorum...

29 Nisan 2010

59.porselen demlik çay saati etkinliği



http://porselendemlik.blogcu.com

http://gelibolu17.blogspot.com

tarafından hazırlanmış olan

59.PORSELEN DEMLİK ÇAY SAATİ ETKİNLİĞİ'NE

30 NİSAN 2010-14 MAYIS 2010

TARİHLERİ ARASINDA

http://mutfaktansesler.blogspot.com/

YANİ GÜLSÜM ARKADAŞIMIZ EV SAHİBELİĞİ YAPACAKTIR.
SİZ SEVGİLİ ARKADAŞLARIMI VE KATILMAK İSTEYEN HERKESİ ETKİNLİĞİMİZE DAVET EDİYORUM!!!
İSTEDİĞİNİZ KADAR TARİFLE KATILABİLİRSİNİZ...
ETKİNLİĞİMİZE YEMEK GÖNDERİLMEMESİNİ RİCA EDİYORUM.
LÜTFEN ÇAYIN YANINDA VERİLECEK TARİFLER OLMASINA DİKKAT EDELİM.
SEVGİLER

Önyargı-Sabitfikirlilik

Günün birinde uzaklarda bir köyde çocuğu doğmadan kocası ölmüş ve tek başına yaşayan hamile bir kadın kendisine arkadaş olması için dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye başlar.

Gelincik vefalıdır. Kadının yanından bir an bile ayrılmaz.

Her ne kadar evcil bir hayvan olsamasa da zamanla oldukça uysallaşır. Bir kaç ay sonra kadının çocuğu doğar Tek başına tüm zorluklara göğüs görmek ve yavrusuna bakmak zorundadır.

Günler geçer ve kadın bir gün bir kaç dakikalığınada olsa evden ayrılmak zorunda kalır. Gelincikle bebek evde yanlız kalmışlardır. Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir. Gelinciği ve kanlı ağzını görür.

Anne çıldırmışcasına Gelinciğe saldırır ve oracıkta hayvanı öldürür.

Tam osırada içerdeki odadan bir bebek sesi duyulur. Anne odaya yönelir. Ve odada beşiği, beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış bir yılanı görür.

Toplumumuzda yasanan sorunlarin ana nedenlerinden biri, insanlarin yeterli bilgiye sahip olmadan olaylari yorumlamasidir. Onyargi, asagidaki gibi tarif edilebilir;
Onyargiya gorsel olarak bir ornek verelim.
Asagidaki fotografa iyi bakin, ilk baktiginizda ne goruyorsunuz?...

Bir calilik uzerinde oturan kurbaga degil mi?
Bakin resim belli bir sure sonra hareket ediyor, ne imis?
Bir at basi...
Demek ki; "hayatta hic bir sey gorundugu gibi olmayabilirmis", ne dersiniz?
Ofke ve kininizle hemen karar vermeyiniz.Duyduklarinizin hicbirine gozunuzle gorduklerinizin yarisina inanin.Cunku gercekler gozlerinizle dahi gorseniz oyle olmayabilir.
Onyargisiz olan kisiler, yasama farkli gozle bakabilen kisilerdir. Ne zaman bir olaya onyargiyla yaklasacak olursaniz, kurbaga'nin at basina donusebilecegini hic unutmayin.
Einstein´in söylediği rivayet edilen bir söz var:
"Insanlardaki önyargıyı parçalamak benim atomu parçalamamdan çok daha zor"

Her şeye ön yargılı ve taraflı olarak yaklaşanlara atfolunur.....

ÖNYARGININ OLMADIĞI ! EN GÜZEL GÜNLER SİZLERİN OLSUN
Onyargisiz ve yargisiz infazlardan uzak bir dunya dilegiyle.

FW li mailimizden alıntıdır...

25 Nisan 2010

İki renk açan sıklamen çiçeğim


Bu çiçeği 3 hafta önce falan alıp ekmiştim,çiçekçiden üstünde zaten tomurcukları vardı,ne renk açacağı belli değildi,satıcıya sorduğumda beyaz dedi,
neyse şimdi benim sıklamen im açtı ama bana bir sürpriz yaparak...
bütün çiçekleri beyaz açmasına rağmen bir tane çiçeği pembe açtı,
ve ben çok şaşırmış durumdayım...
sizlerede göstermek istedim...
belki aranızda bu konuda bilgisi olan vardır...
sevgilerimle....
By gelibolu17

24 Nisan 2010

Bebek Yeleği

Bu yeleği yeğenime örmüştüm,ama buraya eklemek ancak kısmet oldu...
aslında ben ona bebekken beyazını örmüştüm bu örneğin.
o küçüldüğü için annesi yenisini örmemi isteyince şimdide krem rengini ördüm...

İyi günlerinde giysin eren'imiz...
sevgilerimle

By gelibolu17

"İslamı'n Işığında" Dini Etkinliği 2-"Aşk ve Evlilik"


Aşk yok, muhabbet var

Kur’an—ı Kerim’de aşk sözcüğü yer almıyor. Sevgiyle ilgili ayetlerde daha çok hub, meveddet ve muhabbet kelimeleri kullanılıyor. Ancak kelime olarak olmasa bile anlam olarak Kur’an—ı Kerim’de aşk pek çok yerde geçiyor; “İman edenler Allah’ı daha şiddetle severler” (Bakara, 2/165). İslam alimleri de aşkı aşırı sevgi olarak tanımlamışlar. Zeliha’nın Hz. Yusuf’a duyduğu sevgi de (Yusuf Suresi, 12/30) aşkın tanımına uyuyor. Kur’an—ı Kerim’de bu sureye Ahsenül—Kasas (Hikayelerin en güzeli) denilmiş. Hz. Yusuf ile Züleyha’nın aşk macerası daha sonraki şairler için de esin kaynağı olmuş ve bu hikaye çerçevesinde mesneviler kaleme alınmış.

Muhabbet ise; “Maddi veya manevi haz veren bir şeye duyulan meyil, bir nesneye ya da şahsa ilgi göstermeye iten duygu” olarak tanımlanmış. Ancak kimi alimler buna da karşı çıkmış ve muhabbetin insani bir duygu olarak tanımının yapılmasının imkansız olduğunu söylemişler. İşte tanımlanamayan muhabbetin ileri boyutuna aşk denmiş. İkisi arasında nasıl bir sınır olduğu ise belirlenememiş. Zaten bu yüzden de İslam tarihinde aşk yerine muhabbet, muhabbet yerine de aşk terimleri kullanılmış.

Kur’an’daki bir çok ayette, Peygamber Efendimizin “Habibullah (Allah’ın sevgilisi) olarak anılması da İslam’ın aşka verdiği önemi göstermesi bakımından dikkat çekici olsa gerek. Sûfilere göre Allah’ın sevgiyle tecelli etmesinden âlem meydana gelmiştir. Bu görüşü benimseyenlere göre âlem aşktan yaratıldığı için her zerrede aşkın izini görmek mümkün.

Hz. Peygamber, Vedâ Hutbesinde şöyle buyurmuştur: “Kadınlar hakkında Allah’tan korkunuz. Çünkü siz onları Allah’ın emâneti diye aldınız. Allah’ın sözü uyarınca ırzlarını kendinize helâl kıldınız. Onların, sizin yataklarınıza bir adamı almamaları ve iffetlerini korumaları, sizin onlar üzerindeki haklarınızdandır. Eğer böyle bir şey yaparlarsa hafifçe onları dövünüz. Sizin de onların geçimlerini ve giyimlerini sağlamanız, onların sizin üzerinizdeki haklarındandır.” (Müslim, Hac 147, 194; Tirmizî, Fiten 2, Tefsir 2; Ebû Dâvud, Menâsik 56; İbn Mâce, Menâsik 84)

"Nikâh benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimi uygulamazsa benden değildir. Evleniniz, çoğalınız; ben diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar ederim..." (İbn Mâce, Nikâh 1)

"Sizden birinizin evliliğinde sadaka sevabı vardır" (Müslim, Zekât 52; Ebû Dâvud, Tatavvû' 12, Edeb, 160; Ahmed bin Hanbel, V/167, 168)


Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Evli insanın kıldığı iki rekat namaz, geceyi ibadetle geçiren ve gündüzleri de oruç tutan bekar insanın (ibadetinden) daha hayırlıdır.”
Men la Yehzuruh’ul-Fakih, c. 3, s. 384
Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Uyuyan evli kimse Allah nezdinde geceleri ibadet eden gündüzleri ise oruç tutan bekardan daha üstündür.”
Bihar’ul-Envar, c. 103, s. 221
Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimin iyileri evliler, kötüleri ise bekarlardır.”
Bihar’ul-Envar, c. 103, s. 221
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Adamın biri babamın yanına geldi. Babam kendisine, “eşin var mı?” diye sordu. Adam, “hayır” dedi. Bunun üzerine babam şöyle dedi: “Ben dünya ve içindeki her şey benim olsa da bir tek gece eşsiz kalmayı istemem.” (Babam daha sonra şöyle dedi “Evli adamın kıldığı iki rekat namaz; geceleri ibadet eden, gündüzleri ise oruç tutan bekar kimsenin ibadetinden daha üstündür.” Babam daha sonra kendisine yedi dinar vererek şöyle buyurdu: “Git bununla evlen.”
Bihar’ul-Envar, c. 103, s. 217
Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Evlenen kimse dininin yarısını korumuş olur. (Başka bir hadiste de şöyle buyurulmuştur “Geri kalan yarısı hususunda da Allah’tan korkmalıdır.”
el-Kafi, c. 5, s. 328
Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Cehennem ehlinin çoğu bekarlardır.”
Men La Yehzuruh’ul-Fakih, c. 3, s. 384
Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “En kötü ölüleriniz bekarlardır.”


Sevgi, insanın elinde olmayan bir duygudur. İffeti [namusu] korumak ve günah olan işlerden kaçmak şartı ile birisine karşı sevgi duymak günah olmaz. Hatta iffetini koruyarak sevgisini gizlemek çok sevaptır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Aşkını gizleyip, iffetini muhafaza ederek ölen şehiddir.) [Hakim, Hatib]

(Aşkını gizleyip, iffetini muhafaza ederek sabredeni Allahü teâlâ, affedip Cennete koyar.) [İ.Asakir]

Demek ki, dinimizde iffeti muhafaza etmek ve sevgisi sebebiyle günah işlememeye sabretmek, çok sevaptır. Çünkü genel olarak sevgi insanı sağır ve kör ettiği için, insanın kendisini günah işlemekten alıkoyması zordur. Zor olan işleri başarmanın sevabı da büyük olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ümmetimin hayırlıları, aşk belasına maruz kalınca iffetini muhafaza edenlerdir.) [Deylemi]



HZ. HîFÂ HATUN r.a.

Menkıbesi anlatılan fakat hayatı hakkında malumat verilmeyen kadın sahabelerden biridir. Medineli ve ensardan olduğu anlaşılmaktadır. Kabilesi ve doğum tarihi bilinmemektedir.Medine-i Münevvere’de güzelliği ile ün salmış bir kadındı. Bir gün Rasûlullah (s.a.v) efendimizin huzuruna gelip şöyle söyledi: “Ya RasûlALLAH! Bana beni cennete götürecek bir iş öğret!” Rasûlullah (s.a.v) “Önce biriyle evlen. Bununla dinin yarısını emniyete alırsın.” buyurdu. Ya RasûlALLAH! Benim dengim kim olur? “Beni Habeş Necâşîsi (kral) istedi, ben onu istemedim. Ubeydullah yüz deve ve başka şeyler de verdi, onu da kabul etmedim. Lakin siz ahirette kurtuluşumun evlilikten geçtiğini buyurdunuz. Siz kimi münasip görürseniz onunla evlenmeye razıyım.” dedi. Hîfâ Hatun’un siz kimi münasip görürseniz razıyım sözünün altında, gönlünden Peygamberimizin kendisini müminlerin annelerinden kılacağı ümidi vardı. Lakin Rasûlullah’ın (s.a.v) böyle bir niyeti yoktu. Onu gücendirmek de istemiyordu. “Yarın sabah mescide en evvel kim gelirse onunla evlendireceğim.” buyurdu. Onunla evlenmek isteyen sahabeleri de ümitsizliğe düşürmek istemediğinden böyle bir yol takip etmeyi uygun görmüştü.Ertesi gün hiç biri erken uyanamadı. ALLAH .(c.c) onlara uykudayken uyanma imkanı bahşetmedi. Rasûlullah (s.a.v) kimin geleceğini bekleyiverirken aniden Süheyb isimli, fakir, siyah renkli, görünüşü güzel olmayan, uzun boylu, zayıf ve ince yapılı olan sahabe geldi. Hîfâ Hatun ise, zengin, güzel ve rağbet edilen biriydi. Namazdan sonra Hîfâ Hatunu çağırdı, durumu bildirdi. O da buna razı oldu. Hiç itiraz etmedi. Rasûlullah (s.a.v) hutbe okudu, nikahlarını akdetti. “Süheyb, kalk ve bu hanımın için bir şeyler al!” buyurdu. Lakin Süheyb, dünyalığı olmadığını söyleyince Hîfâ Hatun, kendi servetinden on bin dirhem gümüşlük bir kese getirtti. Onları Süheyb’e verdiler. O da gerekli şeyleri alıverdi. Sonra Rasûlullah (s.a.v) “Ey Süheyb! Hanımının elini tut, onu evine götür!” buyurdu. Bu sefer Süheyb (r.a) dedi ki, Ya RasûlALLAH (s.a.v)! benim evim mesciddir. Hangi eve götüreyim?” Süheyb’in bu cevabını işiten Hîfâ Hatun, “filan yerdeki hazır konağı sana bağışladım. Kalk beni oraya götür.” dedi. Onun bu âlicenap tavrı ve hareketi Rasûlullah’ın (s.a.v) çok hoşuna gitti de ona dua etti. Sahabe de onun bu hareketini çok takdir ettiler ve onu övdüler.

Karı ve koca kalktılar ve birlikte konağa gittiler. Akşam olunca yemeklerini yediler. Rablerine hamd ettiler. Nihayet yatma vakti gelince, Hîfâ Hatun “Ey Süheyb! Bil ki, ben sana nimetim, sen bana mihnetsin. Sen bu nimete şükür, ben bu mihnete sabır için, gel bu geceyi ibadet ve taatle geçirelim. Sen şükrediciler, ben sabrediciler sevabına kovuşayım. Çünkü Rasûlullah (s.a.v) ‘Cennette yüksek çardak vardır. Bunda yalnız şükredenler ve sabredenler bulunur’ buyurdu.” dedi.

O gece ikisi de taat ve ibadet ile meşgul oldular. Sabah namazını eda için Süheyb mescide geldi. Cebrail a.s onların gerekli hallerini Rasûlullah’a (s.a.v) bildirdi. Cennet ve Cemâl-i ilâhî ile onlara müjde verdi. Rasûlullah (s.a.v) “Ey Süheyb! Geceki hâlini, sen mi anlatırsın, ben mi söyleyeyim?” buyurdu. Süheyb, Ya RasûlALLAH (s.a.v) siz söyleyiniz dedi. Rasûlullah (s.a.v) durumlarını, yaptıklarını bildirdi. Ve sonra “Siz cennetliksiniz ve ALLAH u Teâlâyı göreceksiniz” müjdesini verdi. Süheyb sevincinden ve Cenâb-ı Hakk’ın didarı müjdesine kavuşmak şevkinden başını secdeye koydu ve “Ya Rabbi! Eğer beni mağfiret etmişsen, günahlara bulaşmadan ruhumu kabz et! dedi. ALLAH u Teâlâ, onun ruhunu secdede iken kabz etti. Orada bulunan tüm sahabeler buna ağladılar. Rasûlullah (s.a.v) “Daha şaşılacak şey, Hîfâ’nın da bu anda ruhunu Hakk’a teslim etmiş olmasıdır.” buyurdular. Hakikaten o esnada Hîfâ Hatunun da Hakk’a yürüdüğünden kimsenin şüphesi olmadı. Muhbir-i sadık efendimizin her haber verdiği doğruydu. Nitekim bu da böyle oldu. Sahabe-i Kiram efendilerimiz her ikisinin de cenaze işlemlerlerini yaptıktan sonra ikisini de Cennet'ül Bakî'ye yanyana defnettiler. Başları ucuna iki tahta koydular. Tahtalardan birine: “Bu ALLAH u Teâlâ’nın nimetine şükür edenin kabridir.” diye yazdılar. Öbürüne de: “Bu ALLAH u Teâlâ’nın mihnetine sabredenin kabridir.” ibaresini yazdılar. Bu olay ile bir kere daha anlaşılmıştır ki, Ashab-ı kiram kuvvetli bir imana ve tam bir teslimiyete sahip idiler.

ALLAH (c.c) hepsinden razı olsun!

Bu yazımı HÜMEYRA
arkadaşım ev sahibeliğini üstlendiği "İslamın Işığında"
isimli etkinliğimize gönderiyorum...
sevgilerimle...

22 Nisan 2010

23 NİSAN ULUSAL EGEMELİK VE ÇOCUK BAYRAMI

BÜTÜN MİNİK KARDEŞLERİMİN,23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLU OLSUN!





Resimler netten alıntıdır.
çok teşekkürler...
sevgiler

21 Nisan 2010

"İslamın Işığında" Dini Etkinliği-2 Aşk ve Evlilik




"Ey gençler topluluğu; sizden kim evlenmeye güç yetirirse evlensin. Zira evlenmek, gözü ve mahrem yeri en çok koruyandır. Kim de evlenmeye güç yetiremezse oruç tutsun. Zira oruç şehvetten uzaklaştırır, şehveti kırar." (Hadis-i Şerif, İbn-i Mesud)

"Evleniniz, çoğalınız. Çünkü ben kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim."
( Hadis-i Şerif )

humeyraninyeri.blogspot.com

gelibolu17.blogspot.com

tarafından hazırlanan
İSLAM'IN IŞIĞINDA
isimli etkinliğimize vereceğiniz destekler için şimdiden çok teşekkürler.
Biz düşündük ki, hepimiz sayfalarımızda
"İslamda Aşk ve Evlilik"
hakkında yazılar yazıp yayınlarsak, hem hep birlikte yeni ayetler, hadisler, dualar öğreniriz,
hem de bilgilerimiz tazelenir.

22 NİSAN-7 MAYIS
tarihleri arasında
humeyraninyeri.blogspot.com
arkadaşımız ev sahibeliği yapacaktır.

Sayfanızda yazınızı yayınlayıp başına
-İslam'ın Işığında-
hümeyra'ya haber verirseniz yazınızı zevkle sayfasında yayınlayacaktır.
Ayrıca bu etkinliğe isteyen herkes katılabilir,
davetiye götüremediğimiz arkadaşlarımız lütfen kusura bakmasınlar.
Etkinliğimize herkes davetlidir...
Sevgiler

Not: Yazılarımızda kullandığımız ayet ve hadislerin kaynaklarını da yazarsak, çok daha güzel olur.

-İslam'ın Işığında-





MEKNUN
arkadaşımızın duası


Gayb ilminle ve halk üzerine kudretinle, hayatı benim için hayırlı gördükçe beni yaşat, ölümü benim için hayırlı gördüğün zaman da beni vefât ettir.
Ey Rabbim!
Gizlide ve açıkda senden haşyetini istiyorum.Rızâ hâlinde de, gadab hâlinde de ihlâs sözünden ayırmamanı istiyorum, fakirlikte de zenginlikte de i'tidâlden ayırmamanı istiyorum.Senden tükenmez bir ni'met, kesilmez bir göz ferahlığı (yüzde açıkça görülen neş'e ve huzûr) istiyorum. Senden beni kazâna râzı kılmanı, ölümden sonra yaşamanın serinliğini istiyorum. Senden yüzüne bakmanın lezzetini; sana kavuşmanın şevkini istiyorum. Bütün bunları zarar vericinin zararından, sapdırıcı bir fitneden uzak olarak vermeni istiyorum.
Ey Rabbim!
Bizi îmân zîynetiyle süsle,bizi doğru yolda olan hidâyet rehberleri kıl.”

--AMİN--

MEKNUN
arkadaşımıza çok teşekkürler.
sevgiler,selamlar






MEKNUN
arkadaşımızın duası

Allah'ım...!
Sana layıkıyla kul olmayı öğret bana

Ey Allah'ım...!
Sana layıkıyla kul olmayı öğret bana,
Rasulüne(sav)layıkıyla ümmet olmayı öğret bana,
Nefsimin ve şeytanın şerrinden korunmayı,
Haramlardan uzak kalmayı,
Miraç-vari namaz kılmayı,
Kalbimle dilimle beraber olan oruç tutmayı,
Hz Eyüp misali sabretmeyi,
Hz Yusuf misali sakınmayı,
Hz Yunus misali pişman olmayı,
Hz Ebubekir misali doğru olmayı,
Hz Ömer misali adaletli olmayı,
Hz Osman misali hayalı olmayı,
Hz Ali misali şecaatli olmayı,
Hz Muhammed (sav) misali güvenilir olmayı ihlaslı olmayı samimi olmayı ve
onun gibi kul olmayı mü'min olmayı öğret bana...
Ey Rabbimiz!
Ancak sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır (Mümtehine 4).
Ey Rabbimiz!
Bizi inkar edenler için deneme konusu kılma bizi bağışla!
Ey Rabbimiz!
Yegâne galip ve hikmet sahibi ancak sensin (Mümtehine 5).
Ey Rabbimiz!
Nurumuzu bizim için tamamla bizi bağışla; çünkü sen her şeye
kadirsin (Tahrim 8 ).
İbrahim (a.s)´in Duası:
Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat (Şuarâ 83).
Bana sonra gelecekler içinde iyilikle anılmak nasip eyle! (Şuarâ 84).
Beni Naîm cennetinin vârislerinden kıl (Şuarâ 85).
Süleyman (a.s)´in Duası:
Ey Rabbim! Beni gerek bana gerekse ana-babama verdiğin nimete şükretmeye ve
hoşnut olacağın iyi işler yapmaya muvaffak kıl. Rahmetinle beni iyi
kulların arasına kat (Neml 19).
Amin

MEKNUN
arkadaşımıza çok teşekkürler.
sevgiler,selamlar







NERİMANINMUTFAĞI
arkadaşımızın duası

eyyy alemlerin rabbi .eyy alemlerin yaratıcısı

senden geldik sana döneceğiz

sana döndüğümüzde bu yüzümüzü karartma

eyy rabbimm bizi merhametinle yargıla

eyyy rabbimm bizi nefsimizin elinde bırakma

eyyy rabbimmm beni benimle yanlız bırakma

eyyy rabbimmm benim kalbimi temizlemem için yardım et

eyyy rabbimmm bana verdiğin bu nimetlerin hesabını sorma

eyy rabbimm bana verdiğin bu nimetlere şükretmeyi nasip et

eyy rabbimmm bana verdiğin bu azalarımı iyilk yapmak için kulllanmayı nasip et

eyy rabbimm alan el etme veren el et

eyyy rabbim katılaşmış şu kalbimi yumuşat

eyy rabbbim senin kapından başka kapı aratama

eyy rabbim kendi kapına muhtaç et

eyy rabbimm senden gelen her şeye razıyız

eyy rabbimm bize verdiğin musubetlere dayanma gücü ver

aminn aminn

NERİMANINMUTFAĞI
arkadaşımıza çok teşekkürler.
sevgiler,selamlar






BELGUZARANNE
arkadaşımızın duası

ALLAHIM, ACİZLİKTEN, FAKİRLİKTE,KORKAKLIKTAN, TEMBELLIKTEN,HİLEKAR DOSTTAN, FAYDASIZ İLİDEN, KABİR AZABINDAN,AĞLAMAYAN GÖZDEN,SIKINTI VE ÜZÜNTUDEN, ÜRPERMEYEN KALPTEN,HERTÜRLÜ HASTALIKTAN,BORÇ ALTINDA KALMAKTAN,KABUL OLMAYAN DUA DAN, DOYMAK BİLMEYEN NEFİSTEN,İHTİYARLAYIP ELE AVUCA DÜŞMEKTEN, ZALİM OLMAKTAN , ZULME UĞRAMAKTAN, İSYAN ETTİREN FAKIRLİKTEN, AZDIRAN ZENGİNLİKTEN VE GELEEĞE KAYGILANMAKTAN ,SANA SIĞINIRIM....AMİN

BELGUZARANNE
arkadaşıma çok teşekkürler.
sevgiler,selamlar



LÜTFİYE
arkadaşımızın duası

KAZA VE BELALARDAN KORUNMAK İÇİN DUA

Ebû'd-Derdâ Hazretleri'ne, "Evin yandı" denildiği zaman; "Benim evim yan­maz." dedi. "Zira ben Resûllullah'tan şu kelimeleri işittim. Bunları sabahleyin oku­yan akşama kadar musibetten emîn olur. Akşamleyin okuyana da sabah oluncaya kadar musibet gelmez."

"Allahümme ente Rabbî lâ ilâhe illa ente aleyke tevekkeltü ve ente rabbü'l -arşi'l-azim.lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi'l-aliyyi'l-azîm. Mâşâallahu kâne ve mâ lem yeşe' lem yekun, a'lemü ennellâhe alâ külli şey'in kadîr ve ennellâhe kad ehâta bi külli şey'in ilmen.ve ahsaa külli şey-in adede. Allahümme inni eûzubike min şerri nefsî ve min şerri külli dâbbetin. Ente âhizun binâsiyetiha. İnne rabbî ala sırâtın müstakîm."

Tercümesi: "İlâhî, Rabbim sensin, senden başka ilâh yok. Sana güvenirim. Büyük arşın Rabbi sensin. Allah ne dilerse o olur. Binaenaleyh dilemediği şey olmaz. Kuvvet ve kudret Yüce ve Büyük Allah'ındır. Biliniz ki, Allah her şeye kudretlidir. Allah'ın ilmi her şeyi kaplar. İlâhî, ben nefsimin şerrin­den, her şirretin ve her hayvanın şerrinden sana sığınırım. Hepsinin nahiyesinden tutacak sensin. Muhakkak Rabbim doğru yolun sahibidir."

bu duayı http://gelibolu17.blogspot.com/ arkadaşıma gönderiyorum...
LÜTFİYE
arkadaşımıza çok teşekkürler.
sevgiler,selamlar





GÜLLERHÜRMETİNE
arkadaşımızın duası

"Onlar ki; inanmışlardır ve kalpleri Allah'ı anmakla huzura kavuşmuştur. Dikkat edin; gerçekten kalpler, ancak Allah'ı anmakla huzura kavuşur." (Rad 28 - İbni Kesir Meali)

ADAP NEDİR?

Ahlak,terbiye ve nezaket kuralları. Birini ziyafete davet etmek manasını ifade eden edeb, İslam'ın güzel saydığı söz ve davranışlardır. Bu itibarla edep, insanların kendisine davet olunan bilimum hayır, zarâfet, usluluk ve güzel ahlak demektir. Edeb, insanı ayıplanma ve kötülenme sebeplerinden koruyan nefsin köklü bir kuvvetidir.
    Ayet ve Hadisler Işığında Adab-ı Muaşeretten Örnekler
*** Herkese karşı tatlı dilli, güler yüzlü açık kalbli olmak. Allah iyi huylu güler yüzlü kimseyi sever.
*** Herkes ile güzel görüşmek, halka eziyet vermekten sakınmak. "Müslüman diğer müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kişidir."
*** Kötülüğe karşı iyilikte bulunmak ve halkın eziyetlerine karşı sabırlı olmak. Allah katında sıddîkların mertebelerine erişmek için zulmedeni affetmek, irtibatı kesenle irtibat kurmak esirgeyene esirgemeden vermek gerekir.
*** Küskünlüğe, dargınlığa, düşmanlığa son vermek. Müslümanın müslümanla üç günden fazla dargın durrnası helal değildir.
*** Dargın iki müslümanın arasını bulmaya çalışmak. Yalan söylemenin caiz olduğu yerlerden biri, dargınların barışmalarını sağlamak için söylenen yalandır. Bu da sadaka vermek kadar hayırlı bir iştir.
*** İnsanların kusurlarını araştırmamak, bilakis bu kusurları örtmeye çalışmak. Başkasının kusurunu arayan, önce kendi kusurunu görmelidir. Başkasının kusurunu örten bir müslümanın kusurunu da Allah örter ve onu affeder.
*** Dostlar birbirlerini arkalarından müdafaa etmelidir, haklarındaki yanlış fikirleri düzeltmelidirler. Kardeşine yardımda bulunana Allah da yardım eder.
*** İnsanlara karşı kötü zan ve töhmette bulunmamak, nefret uyandırmamak, dedikodu yapmamak. Bu sözlerin konuşulduğu yerleri terketmek.
*** Her insanla, kapasite ve mevkilerine göre konuşmak. Cahille ilmî konuşma yapılamayacağı gibi, alimle de cahille konuşulduğu gibi konuşulmaz. İnsanlara akıllarına göre hitap edilmelidir.
*** Büyüklere hürmet ve saygı; küçüklere, düşkünlere şefkat ve merhamet, özellikle aile arasındaki fertlere iyi muamele etmek İslam'ın esaslarındandır. Allah ana babaya saygısızlık bir tarafa "öf" demeyi dahi yasaklamıştır. Başkasına merhamet etmeyene merhamet olunmaz.
*** Herkes hakkında hayır dilemek ve, yardımda bulunmak müslüman kardeşliğinin bir özelliğidir. Ancak bu yardımlaşma kötülükte değil, iyilikte olmalıdır. Mümin kendisi için arzu ettiği güzel şeyleri Müslüman kardeşi için de arzu etmelidir. Kendini kötülüklerden koruduğu gibi etrafındakileri de korumaya çalışmalıdır.
*** Selam, müslümanlar arasında sevgi bağlarının kurulmasında önemli bir araçtır. Selam vermek sünnet, almak ise farzdır. Peygamberimiz (s.a.s.) selamı yaymamızı, tanısak da tanımasak da her müslümana selam vermemiz gerektiğini bununla da imanımız olgunluğa erdiği için Cennet'e gireceğimizi müjdelemiştir. Bu nedenle gençler ihtiyarlara, binek üzerinde olanlar yürüyenlere, yürüyenler oturanlara, arkadan gelenler önden gidenlere, bir kişi çok kişiye selam vermelidir. Selama daha güzel bir şekil de karşılık vermek gerekir. "es-Selamu aleykum" diyene "ve aleykumu'sselam ve rahmetullahi ve berekatuhu" denmelidir. Verilen selamı alma durumunda olmayana selam vermek mekruhtur. Yemek yiyene, namaz kılana, Kur'an okuyana, hutbe dinleyene selam verilmemelidir. Kafirlere selam verilmez. Açıktan açığa Allah'ın emrini çiğneyen ve bu halinde ısrarlı olana da selam verilmez. Topluma verilen selama bir kişi karşılık verirse, diğerlerinin selam alma sorumluluğu kalkar. Selam getiren birinden selamı almak, mektupta yazılı selama ya mektupla ya da o anda sözle karşılık vermek gerekir. Eve girerken ev halkına selam verildiği gibi ayrılırken de selam vererek ayrılmak faziletli bir iştir. Boş bir yere girilirken de "es selamu aleyna ve ala ibadillahi's-Salihîn" diyerek selam verilir. Selam, müminin mümine yaptığı hayırlı bir duadır. "Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun." Manasına gelen selamlaşmanın yerini basit kelimeler tutmaz.
*** Karşılaşan iki müslüman birbirlerinin ellerini tutarak müsafaha eder. Peygamber'e (s.a.s.) salavat okur, hal hatır sorarlar. Bu durumda olan kişiler henüz birbirlerinden ayrılmadan Allah onlara mağfiret eder.
*** Aksırana karşı hayır dua etmek. Aksıran kişi "elhamdülillah"der, yanındaki müslüman "yerhamükellah" yani "Allah sana merhamet etsin " diye dua eder, aksıran kişi de "yehdîna ve yehdîkumullah " yani Allah bizi de sizleri de hidayete daim kılsın" diye karşı duada bulunur. Buna "teşmît" denir.
*** Müslüman gittiği meclise temiz elbiseyle gitmelidir. Yaşlı ve bilgili kimselerden üstte oturmamalı, kendine söz düşmedikçe konuşmamalı, söylenilen faydalı şeyleri dinlemelidir. Sonradan gelenlere yer vermeli, birbirlerine karşı güler yüzlü, tatlı sözlü olmalıdır. Meclisten ayrılırken arkadaşlarından izin alarak ve selam vererek ayrılmalıdır. Bu kural cemiyet ve cemaat muaşeretindendir.
*** Müslümanlar uygun zamanlarda mümin kardeşlerini, büyüklerini ve yakın akrabalarım ziyaret etmeli, onların gönüllerini hoş etmeye çalışmalıdır. Ancak ziyaretin, çok uzun ve usandırıcı olmamasına özen göstermelidir. Ziyarete gelenlere imkan nisbetinde ikram etmelidir. Allah'a ve ahirete inanan, misafirine izzet ve ikramda bulunmalıdır.
*** Müslüman, din kardeşinin davetine icabet eder, ziyaretinde bulunur. Böylece aralarında muhabbet artmış olur. Peygamber (s.a.s.), "Sizden birinizi kardeşi düğün yemeğine veya benzer bir ziyafete davet edince icabet etsin." buyurmuştur. Ancak bu tür yerlerde Allah'ın yasakladığı içki ve benzeri şeyler bulunuyorsa oraya gitmemelidir. Kötülükleri engelleyeceğine kanaat getirirse, gidebilir. Merasimler külfetten ve gösterişten uzak olmalıdır.
*** Müslümanlar, din kardeşleri yanlarına geldiklerinde, hürmet olsun diye ayağa kalkabilirler.Alim zatların ellerini öpmek caizdir. Ancak dünyalık bir menfaat elde etmek için el öpmek, boyun bükmek, hele hele dalkavukluk yapmak asla doğru değildir. Büyüklerin huzurunda yerlere kadar eğilmek ve yeri öpmek haramdır.
*** Müslümanlıkta komşuluğun büyük ehemmiyeti vardır. Komşu haklarına son derece riayet etmeli, onlara zarar verecek her türlü hareketlerden kaçınmalıdır. Kötülüklerinden, komşusu emin olmayan kimse gerçek mümin olamaz.
*** Hastaları ziyarette bulunmak, onların afiyetlerine dua etmek dinî bir görevdir. Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadisinde: "Beş şey vardır ki, kardeşine karşı müslümana vazife olur. Bunlar da, verilen selamı iade, aksırana hayır dua, davete icabet, hastayı ziyaret ve cenazeleri mezara kadar takip etmektir." buyurmuştur. Müslümanlar, vefat eden din kardeşlerinin cenazelerini kabirlerine kadar üzüntülü ve düşünceli götürür kabre defnederler, haklarında rahmetle duada bulunurlar. İmkan buldukça müslümanın cenaze namazını da kılmalıdır. Kabirlerini ziyaret ederek haklarında hayır duada bulunmak bir vefa borcudur. Ancak kabir ziyaretleri İslamî ölçüler içerisinde olmalı, aşırı ta'zim hareketlerinden sakınmalıdır. Kabir ziyareti insana ölümü ve geleceğini hatırlatır, uyanmaya vesile olur.
*** Evlere ve odalara girerken usule riayet etmek gerekir. Cahiliye devrinde evlere hücum edilircesine girilirdi. Ziyaretçi eve girer ve girdikten sonra da 'girdim' diye seslenirdi. Çok defa, ev sahibinin ailesiyle onları başkasının görmesi doğru olmayan halde, kadın veya erkeğin avret yerlerinin açık olduğu olurdu. Bu hal, üzüntü verip gönülleri yaraladığı gibi evleri emniyet ve huzurdan yoksun bırakırdı. Ayrıca gözler tahrik edici yerlere takıldığı zaman nefisleri bu şekilde fitneye sürüklerdi. İşte bu sebepten dolayı Allah müslümanları yüksek bir adab-ı muaşeretle terbiye etmiştir. Evlere girmeden izin isteme adabı ve ev halkına güven verip onlardan kuşkuyu gidermek için girmezden evvel selam verme adabını getirmiştir.
"Ey inananlar, kendi evlerinizden başka evlere, izin alıp halkına selam vermeden girmeyiniz. Herhalde bunun, sizin için daha iyi olduğunu düşünüp anlarsınız." "Eğer orda kimseyi bulamazsanız size izin verilinceye kadar içeri girmeyin. Bu sizin için daha iyidir..." (en-Nur, 24/27-28). Aynı şekilde erginlik çağına erişmemiş çocuklarla hizmetçilerin başkalarının odalarına girerken izin almaları yolunda eğitilmeleriyle bunların girmesinin ancak hangi vakitlerde olabileceği de belirtilmiştir:
"...Sizden henüz erginlik çağma erişmemiş çocuklar üç vakitte sizden izin istesinler. Sabah namazından önce, öğlenden sonra elbisenizi çıkarıp yatacağınız vakit ve yatsı namazından sonra. Bunlar, sizin üstünüzün açılabileceği üç vakittir. Bunun dışında ne size ne de onlara bir günah yoktur, " (en-Nur, 24/58).
İşte böylece İslam, gerek başkaları için gerek ev halkı için çiğnenmesi asla doğru olmayan özel bir dokunulmazlık koymuştur. İslam'da devletin temeli aile olduğundan, insanlar evlerinde yabancı kimselerin anî baskınlarına maruz bırakılmaz. Ancak ev sahiplerinden izin isteyip, onların müsaadesi alındıktan sonra girilebilir.
*** Müslümanın davranışları yumuşak ve yavaş olmalıdır. Bu muaşeret kuralı için Kur'an-ı Kerim'de tavsiye ve emir buyrulan açık ve anlaşılır şu ayet ne güzeldir: "İnsanları küçümseyip yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenip övünen kimseyi sevmez. Yürüyüşünde mutedil ol, sesini de kıs. Çünkü seslerin en çirkini eşeklerin sesidir. (Lokman, 31/18-19).
*** Müslüman doğru sözlü olmalıdır. Kur'an-ı Kerim, Müminlerin doğru ve dikkatli konuşmasını, söyleyecekleri sözü ölçülü ve bu sözün nereye varacağını düşünerek söylemelerini emretmekte ve onları salih amele yol açan güzel söz söylemeye yönlendirmektedir. Çünkü Allah, doğruların, doğru sözlülerin yardımcısıdır. Doğru sözlülerin hareketlerini hatadan korumayı, işlerini düzeltip yoluna koymayı kendilerine bir mükafat olarak vadetmiştir. Bu güzel davranışı yerine getiren müminin hatalarını Allah'u Teala'nın bağışlaması ne engin bir rahmettir. İnsanoğlunu da ancak Allah'ın bu bağış ve rahmeti kurtarabilir: "Ey inananlar, Allah'tan korkun ve doğru söz söyleyin ki Allah işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Rasülüne itaat ederse büyük bir başarıya erişmiş olur. " (el-Ahzab, 33/71)
*** Müslüman israf etmemelidir. İsraf, herhangi bir şeyi gereğinden fazla kullanmak demektir. "...Yeyin, için fakat israf etmeyin, Allah israf edenleri sevmez." (el-A'raf, 7/31) buyurulmaktadır. Yine "...Allah, israfçı ve yalancı kişiyi hidayete erdirmez. " (el-Mü'min, 40/28) düsturu yer almaktadır. En'am Süresi 141. ayeti de yine bu hükmü beyan etmek-tedir: "..israf etmeyin, çünkü Allah israf edenleri sevmez."
    İnsan iyilik yaparken de israf yapmamalıdır, "..onlar infak ettikleri zaman bile israf etmezler." (el-Furkan, 25/67)
Ayrıca kusurları bağışlamak her işi güzel bir niyetle ve saf bir kalb ile yapmak, işlerinde doğruluktan ayrılmayıp dirayet ve akıl dairesi içinde yürütmek, büyüklerin dine uygun emirlerine itaat etmek, halkın itimadını ve güvenini kazanmak, her işte aşırı gitmemek, münasip kişilerle güzel bir surette görüşüp konuşmak, kendisine emanet edilen sırlara ve eşyaya hainlik etmemek, zulümden uzaklaşarak insafla hareket etmek, insanlara karşı mütevazî olmak, sözünde durarak ahdine vefa göstermek, ihtiyaç sahiplerine karşı cömertçe davranmak, insanlar hakkında daima iyi zan beslemek, lüzumsuz ve kalb kırıcı sözlerden sakınmak, her yaptığı işi hakkaniyet ölçüleri içinde yapmak, kızgınlık ve şiddetten sakınarak yumuşak huylu olmak, namusu, haysiyeti ve mukaddes değerleri korumak, daima hayır ve iyilik yolunu tutmak, dostluğa önem vermek, hakkına razı olmak, vaktini boşa geçirmeden çalışmak, korkaklığı terkederek yiğit ve cesur olmak, yapılan iyiliklere karşı teşekkür etmek, şehevî duygularına hakim olmak her türlü bela ve musîbetlere sabretmek, bir işte azim ve sebat sahibi olmak, günahlardan kaçınmak, herkesin mertebesini bilip hakkında ona göre muamele etmek, kanaat sahibi olmak, şaka ve nüktelerinde bile ahlak dışı olmamak, başkalarını kötülemekten kaçınmak, kendini yüksek görmemek, içi başka dışı başka olmamak, insanlığa ve inançlarına uygun olan her şeyi yapmak, bu işi yapmadan evvel o işin ehli ile istişare'de bulunmak, yaptığı iyilikleri başa kakmamak, ağır başlı ve vakur olmak, koğuculuk yapmamak gibi güzel meziyetler insanlar arasında saygınlık ve muhabbet doğurur. Bunlara riayet etmek İslam'ın ortaya koyduğu muaşeret adabındandır.

GÜLLERHÜRMETİNE
arkadaşımıza çok teşekkürler.
sevgiler selamlar




HASPINAR
arkadaşımızın duası

TAHRİM SURESİ 8


Farzetki Öldün



İmam Ahmed bin Hanbel döneminde yaşayan Haris el-Muhasibi, bu kitabında ayet ve hadisler ışığında okuyucunun elinden tutararak ölüm sonrasında başına gelecekleri adım adım yaşatmaya çalışıyor.

Bu kitabı okuduğunuzda Cennetin nimetlerini tatmış ve Cehennem'in yakıcı sıcaklığını ensenizde hissetmiş olacaksınız.

Tercüme:
DOÇ.DR.ABDÜLAZİZ HATİP

Arkadaşlar ben bu kitabı çok beğenerek okudum,
sizede tavsiye ediyorum.

çok faydalı bir kitap,okumanızı isterim,

Öldüğümüz zaman yaşayacaklarımızı anlatıyor,adıda zaten FARZETKİ ÖLDÜN.

Anlıyacağınız okurken bir nebze ölüyorsunuz...
resim netten alıntı haliyle bütün kitaplarımın resmini çeksem olmuyacak,
resimi netten alıyorum.
sevgilerimle....

Edep Yahuu



İbrahim Refik
ALBATROS YAYINLARI

Yabancıların Dilinden Edeb Tarihimiz
Bütün Gönül Gümrükleri İçin Geçerli Pasaport
Şark İslam Medeniyetinin İncelik Motifleri
Bir Medeniyet Felsefesinin İpuçları
Cömertlik Disiplini İle Anlam Kazanan Hayat
Allah’ın "Cevad" İsmiyle Rezonansa Geçme
Kem Göze Karşı Sabrın Acı İksiri
Sevgiyi İktidara Getirebillmek
Ezanının Diriliş Çağrısı
İstanbul Medeniyetinin Estetiği
Yabancıların Üzerinde Ezan Tesiri
Ruhu Gerçek Özgürlüğüne Kavuşturan Bir İnkılap
Niçin Namaz?
Namaz Hareketlerinin Mana Boyutu
Tabiattaki Varlıkların Namazı
Namazın Hakkını Vermek
Namazın Hidayete Kapı Açışı
Namaz Kahramanları
Bir Günlük Tefekkür
Tohumun Duası
Ağustos Tedaileri
Kahramanlarımızı Yaşadığımız Çağa Taşıyabilmek
Bir Laboratuvar Olarak Tarih
Kanunî’den Bali Bey’e Liyakat Dersi
Hassas Bir Makam-Liyakat Terazisi
Mirasçının Ağır Sorumluluğu
Osmanlıda Bir Kitabın Anatomisi
Söğüdün Döl Yatağından Yeni UfukCoğ3rafyalarına

"Edeb Yâ Hû" kavramı, aynı zamanda kitabın da adını teşkil ediyor. Çünkü edeb, insan hayatının bir bölümünü kapsayan bir kavram olmanın çok ötesinde yaşadığımız müddetçe hayatın içinde hep var olan veya var olması gereken bir kavram. Beden dilinden konuşma diline, sosyal ilişkilerden yardımlaşmaya kadar kapsama alanı alabildiğine geniş...
"Edeb Yâ Hû"nun sayfaları arasında seyahata çıkıldığında edeb şuurunun ve edeb eksenli bir hayat felsefesinin kitabın bütününe yayıldığı görülecektir.

Kitap tanıtımları-okuduklarım

DÜŞÜN,ANLA VE AĞLA

VEHBİ YILDIZ.

NİL YAYINLARI...


Düşün Anla ve Ağla, Asr-ı Saadetin ikliminde derlenen bir incelik, hassasiyet, ihlas, vera,aşk ve fedakarlık demeti.Düşün,Anla ve Ağla,Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak,hayatımızı kendilerine göre ayarlayacağımız hadiseleri sık sık okuyup ibret dersi almak ve ona göre hareket etmek; bu hadiselerin kahraman ve yiğitlerini sevmek, ahirette bunlarla beraber olmak arzusuyla hazırlanmış ince bir kitap. 23 baskı yapmış olan ve büyük bir beğeniyle okunan kitap, sade ve anlaşılır üslubundan dolayı her yaştan okurun dikkatini çekiyor.

okudum çok sevdim tavsiye ederim.
sevgilerimle....

19 Nisan 2010

Kreativ Blogger-Yaratıcı Blogger ödülüm-Hemde 2 tane:)

Sevgili arkadaşlarım MEKNUN ve HÜMEYRA
beni "Kreativ Blogger-Yaratıcı Blogger ödülü"ne layık görmüşler...
kendilerine çok teşekkür ediyorum ve gönül dolusu sevgilerimi gönderiyorum...
Yaratıcılık neye bağlıdır? Sanat ve tasarım alanında Alman üniversitelerinden tanınmış üç profesöre yaratıcılık konusundaki yaklaşımlarını sorduk:

Sayın Profesör

Volker Albus , siz ürün tasarımı öğretiyorsunuz. Yaratıcılık öğrenilebilir mi?

Yaratıcılığı öğrenilebilir olduğunu söylemek zor; bir insan da bu ya vardır ya yoktur. Ama işte yaratıcılığın çok çeşitli yönleri var, bunları ortaya çıkarmak gerekiyor önce, sonra da bunun uygun alıştırmalarla geliştirilmesi söz konusu.

Sayın Profesör Rempen, yaratıcılık öğrenilebilir mi?

Yaratıcı çözümlere götüren bazı yolların alıştırması yapılabilir. İkna edici uygun üslup, hoş vakit geçirtebilme, güzelliği ortaya çıkarmada nasıl davranılabileceği incelenebilir. Yaratıcılık yine de şu açıdan öğrenilebilir bir şey değildir: En büyük yaratıcılık için sadece doğruyu bulma duyusuna değil, isabetli sapma duyusuna da ihtiyaç var.

Sayın Profesör Axel Kufus, yaratıcılık öğrenilebilir mi?

Ben, yaratıcılığı değişim için cesaret ve eylem olarak görüyorum. Soru sormak, aramak ve bulup ortaya çıkarmak gücü, eğer bulunacak bir şey yoksa da icat etmek gücü olarak. Bunun için dikkatli gözlem ve önemsiz görünen ayrıntılara karşı duyarlılık, ama aynı zamanda keyifli hayallerin peşinden gitme isteği gerekiyor.
RÖPORTAJ ALINTIDIR...

Bu ödülün kuralları şunlarmış;

Sizi ödüllendirene teşekkür edin.
Sizi ödüllendirenin blog linkini yayınlayın.
Ödülün logosunu yayınlayın.
7 yaratıcı blogger ödüllendirin.
7 blogun linkini yayınlayın.
Ödüllendirdiklerinizi haberdar edin.
Kendiniz hakkında 7 ilginç şey yazın

Evet ilk üç kuralı yerine getirdikten sonra gelelim
7 tane yaratıcı blogger linkini vermeye,
Sevgili:

HAYATCEMRESİ
CAFEMİS
İCLAL
ASİMELEK58
SUSAMÇÖREKOTU
EKOL
AKSUNGUR46

arkadaşlarımı seçmek istiyorum...
bu yazı yayınlandıktan takribi 45 dakka sonra (yani bu 5-6 bardak çay içimlik süre)
ye denk geliyor,kendilerini ödülden haberdar edeceğim...

Sıra gelsin kendim hakkında 7 ilginç şey yazmaya:
Hangi birinden başlasam dermişim?
aslında buraya değil 7,
777 ilginç özelliğimi yazarım ama azcık beynimi kurcalamam lazım:)

Her zaman aklıma gelen başıma gelir,
6.hissim kuvvetlidir (öyle söylüyolar)
yumurtanın her çeşit yemeğini severim,
yağmur altında gezmeyi çok severim
(aslında ben her şartta gezmeyi seviyorum)
Nazara çok inanırım ve üstümde nazar boncuğu taşırım,
Çay içmeyi,demlemeyi çok severim,
Bazı insanların etraflarına negatif elektrik yaydığına inanırım
ve böyle insanlardan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışırım,
Evden dışarı çıkarken mutlaka Ayetel Kürsi ve Elham okurum,
Cüzdanımda Ayetel Kürsi taşırım,
kaç oldu saymadım ama ilk aklıma gelenler bunlar:)))

Bu kadar tüm takipçilerime sevgiler,selamlar,
sağlıcakla kalın...




17 Nisan 2010

Kutlu doğum haftası-Dostluk ödüllerim

Canım arkadaşlarım LÜTFİYE ve PINAR
bana DOSTLUK ÖDÜLÜ vermişler...
kendilerine çok teşekkür ediyorum,
inşallah layık olmaya çalışırım...
bende bütün BLOGCU ve BLOGGER arkadaşlarıma bu güzel
DOSTLUK ÖDÜLÜ nü gönderiyorum..
ve KUTLU DOĞUM HAFTAMIZ KUTLU OLSUN diyerek
sevgilerimi,selamlarımı gönderiyorum...
kabul buyrun efendim...

Not:
Aşağıdaki videoyuda izlemenizi tavsiye ederim...

HZ MUHAMMED (sav)

Asrin kubbelerine adi nurla yazılan
Kutlu Doğum Şiirleri İsmi semada Ahmed yerde Muhammed olan
Yedi katli göklerde Hak Cemalini gören
Evvel ahir yolcusu ya hazreti Muhammed

Sağanak nur yağmurlar inerken yedi kattan
O gece sendin gelen ezel kadar uzaktan
Melekler her zerreye müjde verirken Hak tan
O gece sendin gelen ya hazreti Muhammed

Güneşler o gecenin nuruna secde ederken
Yıldızlar mesk içinde kainat vecd ederken
Bütün hamd u senalar Yüce Rabb'e giderken
O gece sendin gelen ya hazreti Muhammed

Kabe'de sirk taslar putlar yere dönerken
Cehalet bayraklar birer birer inerken
Bin yıllık küfr ateşi ebediyen sönerken
O gece sendin gelen ya hazreti Muhammed

O gece Save gölü mucizeyle kururken
Kisra Saraylar nda sütunlar savrulurken
Arzdan arsa alemler rahmetini bulurken
O gece sendin gelen ya hazreti Muhammed

Sen ki doğum kundağı ak bulutla örülen
Doğar doğmaz Allah a secde emri verilen
Anlında alemlere rahmet tacı görülen
Kainat efendisi ya hazreti Muhammed

Sen ki güzel huyların ahlakin meşalesi
Sabir doruklarinda beserin en yücesi
Senin cennet mekanin fakirlerin hanesi
Gönüllerin hazinesi ya hazreti Muhammed

Sana şahit sonsuzlar ezelde beri her an
Sana şahit ayetler her zerre ve her mekan
Senden uzak kalmaya nasıl dayanır ki can
Sen her canda canansın ya hazreti Muhammed

Miraç gecesi bir bir açılıyorken gökler
Seni selamlıyorken her katta Peygamberler
Öyle bir an geldi ki durdu bütün Melekler
Hak yanli yürüdün ya hazreti Muhammed

Gönül gözü görmeyen can gözünü neylesin
Dünyada dönmeyen dil mahserde ne söylesin
Mevla butun beseri ümmetinden eylesin
Sancaginin altinda ya hazreti Muhammed

Hak ile kul vuslati o ilahi dügünde
Hiç kimseden kimseye fayda olmayan günde
Hasatlan has tartan o terazi önünde
Noksanlarim bagislat ya hazreti Muhammed

Biliriz ki hükmü yok bu dünya nimetinin
Gönüldür sermayesi ahiret servetinin
Sana selat ve selam gönderen ümmetinin
Cennetler sahidi ol ya hazreti Muhammed







15 Nisan 2010

En Öndekiler (Bir Demet Yıldız)




Efendimiz'in ‘arkadaşlarını’, Efendimiz'in ‘kardeşlerine’ anlatan bir kitap *

Asr-ı Saadet döneminde yaşamış sahabeleri bu asrın insanına tanıtmak amacıyla hazırlanan ‘En Öndekiler’ kitabı, kaynak niteliğinde bir çalışma. Işık Yayınları tarafından yayınlanan ve Akademi Araştırma Heyeti’nin hazırlamış olduğu bu kitap, Efendimizin ilk ve çok değerli eşi Hz. Hatice; kuzeni, damadı ve arkadaşı olan Hz. Ali; yıllarca yanında evladı olarak kalan ve bir kez dahi Efendimizin onu kırmadığını söyleyen Hz. Zeyd ve en yakın dostu, sadakatin zirve ismi Hz. Ebubekir’in hayatlarını anlatıyor. Efendimiz, bir hadis-i şerifinde bu asırdaki Müslümanları kendisinin ‘kardeşleri’ olarak, aynı dönemde yaşadığı sahabeleri ise ‘arkadaşları’ olarak gördüğünü ifade ediyor. Bu kitap, Efendimiz'in (s.a.s.) kardeşlerine, Efendimiz'in (s.a.s.) arkadaşlarını anlatmak için...


Sual: Doğuştan asık suratlı ve çatık kaşlıyım. Bunun dinen mahzuru var mıdır?

CEVAP

Doğuştan ise günah olmaz; ancak gülümsemek insanın elindedir. İnsan gülümseyerek bunu düzeltir. Bir Müslümana çatık kaşla bakmak haramdır. Kaşını çatmak, suratını asmak, müminin alameti değildir. Müminin alameti güler yüzdür, münafığın alameti çatık kaşlı olmaktır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:

(Allahü teâlâ, Müslüman kardeşine karşı surat asana lânet eder.) [Deylemi]

O halde elden geldiği kadar, kaş çatmaktan, surat asmaktan uzak durmalıdır.

Çatık değilse kaşın,

Çatlak değilse başın,

Helalden ise aşın,

Şükür gerekir şükür.

Surat asarak müslümanın kalbini kırmak günahtır.

Müslüman hiç gönül kırmaz,

Bundan büyük günah olmaz.

Mehmet Ali Demirbaş

TEŞEKKÜRLER

58.porselen demlik çay saati etkinliği



http://porselendemlik.blogcu.com

http://gelibolu17.blogspot.com

tarafından hazırlanmış olan

58.PORSELEN DEMLİK ÇAY SAATİ ETKİNLİĞİ'NE

15 NİSAN 2010-29 NİSAN 2010

TARİHLERİ ARASINDA

http://japoncekirdegi.blogspot.com/

ARKADAŞIMIZ YAPACAKTIR.
SİZ SEVGİLİ ARKADAŞLARIMI VE KATILMAK İSTEYEN HERKESİ ETKİNLİĞİMİZE DAVET EDİYORUM!!!
İSTEDİĞİNİZ KADAR TARİFLE KATILABİLİRSİNİZ...
ETKİNLİĞİMİZE YEMEK GÖNDERİLMEMESİNİ RİCA EDİYORUM.
LÜTFEN ÇAYIN YANINDA VERİLECEK TARİFLER OLMASINA DİKKAT EDELİM.
SEVGİLER

14 Nisan 2010

Beni Duyuyormusun?



Gerçekten Beni Duyuyor musun?
Leyla Navaro

Acı deneyimlere yol açan pek çok sorunun kökeninde, insanların birbirini gerçekten duymaması, duyamaması yatmaktadır. Çünkü sadece söylenen 'sözcükleri' duymak, sözcüklerin ardındaki duygu dolu mesajları alamamak, yanıtların da yüzeyde kalmasına yol açar; bu durum ise iletişimin engellenmesi anlamına gelir.
Önem verdiğimiz insanlarla ilişkilerimizin onarılmaz yaralar almasını engellemenin tek yolu, doğru iletişim kurmayı bilmektir. Doğru iletişim kurmanın yolları öğrenilebilir.
İşte bu eser, sevdiklerimizi ve önemsediklerimizi 'gerçekten' duyup kendimizi de daha içten bir biçimde duyurabilmemiz yolunda, bize önemli ipuçları vermektedir.
195 sayfa

7 Nisan 2010

İslam'ın Işığında İsimli Dini Etkinliğimize Buyrun...



-İslam'ın Işığında-

"Onlar ki; inanmışlardır ve kalpleri Allah'ı anmakla huzura kavuşmuştur. Dikkat edin; gerçekten kalpler, ancak Allah'ı anmakla huzura kavuşur." (Rad 28 - İbni Kesir Meali)

humeyraninyeri.blogspot.com
gelibolu17.blogspot.com

tarafından hazırlanmış olan "İSLAM'IN IŞIĞINDA"
isimli etkinliğimize vereceğiniz destekler için şimdiden çok teşekkürler.
Biz düşündük ki,hepimiz sayfalarımızda önceden belirlediğimiz bir konu hakkında yazılar yazıp yayınlarsak, hem hep birlikte yeni ayetler, hadisler, dualar öğreniriz,
hem de belirlenmiş olan konu hakkında bilgilerimiz tazelenir.

8 NİSAN-22 NİSAN
tarihleri arasında

DUA KONULU Etkinliğimize

gelibolu17.blogspot.com

Yani ben ev sahibeliği yapacağım.

Sayfanızda yazınızı yayınlayıp başına
-İslam'ın ışığında-
yazıp haber vermeniz yeterlidir.
Ayrıca bu etkinliğe isteyen herkes katılabilir,
davetiye götüremediğimiz arkadaşlarımız lütfen kusura bakmasınlar.
Etkinliğimize herkes davetlidir...
Sevgiler

5 Nisan 2010

Sarı lalelerim açtı...


sarı lale resimlerimi sizinlede paylaşmak istedim..
balkonum pek bir rengarenk oldu,daha hercai menekşe lerimi göstermedim,
onlarda yolda geliyolar...
sevgilerrr


Bu mor çiçekte küçük oğlumun bana dışardan getirdiği çiçek elinde bayılmıştı suya koyduk canlandı,hangi hediye acaba bir anneyi bu kadar mutlu edebilir?
"avuç içi kadar mutluluk yeter"
By gelibolu17

3 Nisan 2010

81 ilde 81 orman

Çanakkale Ağaç Dikim Şenliği

“81 İlde 81 Orman” projemiz çerçevesinde 2010 yılının ilk ağaç dikim şenliği 3 Nisan 2010 Cumartesi günü Gelibolu ilçesi Değirmendüzü mevkiinde gercekleşecektir.

Tören 13.30’da başlayacak ve Çanakkale ve Gelibolu’dan servis kalkacaktır;



Çanakkale Ağaç Dikim Şenliği

11.45 Çanakkale-Eceabat İskelesi Onu
12.45 Gelibolu Ataturk Meydanı



Çanakkale Ağaç Dikim Şenliği

2 Nisan 2010

Hayırlı cumalar

Kim ahiret kazancını istiyorsa, onun kazancını arttırırız. Kim de dünya kârını istiyorsa ona da dünyadan bir şeyler veririz. Fakat onun ahirette bir nasibi olmaz. "ŞÛRÂ suresi, 20. ayet"


"İnsanların en cömerdi" Efendimizin (sav) "yaşatmak için yaşama" ideali çerçevesinde
gerek şahsında gösterdiği cömertlik örnekleri,gerekse dudaklarından dökülen şu mubarek beyanlar,değer ölçülerinin maddenin çeperleriyle sınırlı kaldığı bu çağda,
insanımız için ayrı bir kıymet,ayrı bir mana ifade etmektedir.

"Cennet cömertlerin yeridir"

"Cömertlik,cennet ağaçlarından bir ağaçtır,dalları dünyaya sarkıtılmıştır.her kim bu ağacın bir dalına yapışsa o dal onu çeker cennete götürür."

"Veren al alan elden hayırlıdır"

"Devenin boynuna dayanmış bıçağın kesmesinden daha süratli olan,yemek yedirenin rızkının ayağına gelmesidir.Allah teala yediren kimselerle meleklerine övünür"

"Cömertliğin afeti başa kakmaktır"


By gelibolu17


1 Nisan 2010

Ebru ve ezginame'ye pamuk şekeri aldım...


Selam geçen gün bizim ebruya sözüm vardı pazardan sana pamuk şekeri alıcam diye,daha öncede ezginameme vermiştim bu sözü,
aklıma gelmişken en önemliside şekerleriniz erimeden buyrun yiyin bakalım,
JAPONÇEKİRDEĞİ

EZGİNAME

afiyet olsun...

Bakın her renginden var,başka kim sever bilmiyorum ama ben çok sevdiğim için şu pembelerden bi tane alıyorum,başka isteyen arkadaşlarımda alabilir,
sevgiler,selamlar

Gelibolu'm